BURDUR'U TANIYALIM

BURDUR

 

Burdur, Akdeniz Bölgesinin iç kısmında, göller yöresinde yer alır.

Burdur, Batı Akdeniz Bölgesi’nde Afyon ile Ege Bölgesi, Isparta ile Iç Anadolu Bölgesine açılan karayolları bağlantılarını sağlayan çok önemli bir coğrafi konumdadır. Kütahya-Afyon üzerinden gelen karayolu Burdur'dan geçerek Antalya' ya ulaşır. Ayrıca demiryolu ulaşımında da bir uç nokta durumundadır.

TARIH

Burdur’un tarihi Neolitik Çağ’a kadar uzanmaktadır.1957-1960 yılları arasında Prof.J.Mellaart tarafından Hacılar Köyünde yapılan kazılarda Neolitik kültürün bütün ayrıntıları ortaya çıkmıştır. Bu bulgular M.Ö.7000 yıllarına inmektedir. Bu çağın en önemli özelliği insanların,hayvanları evcilleştirmesi, çanak-çömlek yapımını öğrenmiş bulunmasıdır. Anadolu’nun ilk heykelcikleri olarak bilinen Ana Ilahe’yi temsil eden pişmiş toprak figürler ve süs eşyaları, Neolitik Çağda Hacılar Köyünün en önemli eserleridir.

Burdur, antik çağlarda, bugünkü sınırları ile Isparta ve Antalya’yı da içine alan antik Pisidia bölgesinde kalmaktadır. Bölge, M.Ö. 2000 yıllarında Arzava konfederasyonunun siyasi merkezi olmuştur.  M.Ö. 8.yy’da Pisidia’nın batı bölgesi Friglerin hakimiyetine girmiştir. M.Ö. 696-676’da Frig devletini yıkan Lidyalıların bölgeye hakim olduğu görülür. M.Ö. 546 yılında Lidyalıları yenen Persler,bölgeyi ele geçirmişlerdir. M.Ö. 334’te Büyük Iskender, Biga Çayı kenarında Persleri mağlup eder ve Anadolu’ya yönelir. Önce Bodrum, Milet ve Phaselis’i daha sonra da Perge, Side, Aspendos’u alır ve M.Ö.333’te de Sagalassos ve Kremna’yı zapteder. Büyük Iskender’in M.Ö. 323 yılında ölümü, imparatorluğun paylaşılmasına sebep olur.

Bölgeye, M.Ö. 321 yılında komutan Antigonos hakim olur. Fakat M.Ö.301 yılında Ipsos Savaşı’nda Selefkoslulara yenilince ülkesini kaybeder. Selefkoslulardan sonra bölge, Bergama krallığına ve daha sonra da Roma’ya bağlanır. Bu durum, M.S. 395 yılına kadar devam eder. Bu yıl Roma Imparatorluğu ikiye bölünür. Bölge Doğu Roma(Bizans) idaresine girer. Bölgede Bizans hakimiyeti M.S. Xl yy sonlarına kadar devam eder. Burdur yöresinde M.S. XI yy’dan itibaren Türk hakimiyeti başlar.

1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra ise bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir.

Anadolu’ya yayılan Oğuz boyları, 1075’den itibaren o zaman Psidia diye adlandırılan bölgeye ve Burdur’a yerleşmeye başladılar. Çoğunluğu Kınalı aşiretinden olan Türkmenler, başlangıçta kendi başlarına hiçbir devlete bağlı olmadan ve komşuları olan Bizanslılarla mücadele ederek varlıklarını sürdürdüler. Bu mücadelelerin en önemlisi Dinar yakınlarında Bizanslı Manüel Kommenos komutasındaki orduyu yenmeleridir.

Bilhassa, Haçlı Seferleri döneminde Selçuklu Hükümdarı I. Mesut ve II. Kılıçarslan'ın Erle ovasında bu orduyu yenilgiye uğratması Selçuklu hakimiyetini bu bölgede kolaylaştırdı. Selçuklu Hükümdarı II. Izzeddin Kılıçarslan Denizli, Uluborlu, Burdur ve Antalya'ya kadar olan bölgeyi ve Türkmen aşiretlerini idaresi altına aldı.

Fakat Türkmen aşiretleri üzerinde tam bir otorite sağlayamadı. Bölge, 1219 ve 1236 yıllarında tekrar I. Keykavus ve Alaaddin Keykubat tarafından alındı. Böylece, bölge kesinlikle Selçuklu hakimiyetine girmiş oldu. 1257 yılında Selçuklu Devleti üç kardeş arasında pay edildi. Daha sonra II. Alaaddin Keykubat ölünce, II.Izeddin ve IV. Rukneddin Kılıçarslan arasında paylaşıldı. Ama iki kardeş arasında çıkan şavaşta Rukneddin yenildi ve Burdur kalesine hapsedildi. 1259 tarihinde Rukneddin, hapisten çıkarak Selçuklu tahtına oturdu.

Bu yüzden huzursuzluk arttı. Selçuklu Devleti’nin 1303 yılında tamamen ortadan kalkmasından doğan bu otorite boşluğundan istifade eden Selçuklu’ya bağlı aşiret ve oymakların Uç Beyleri de kendi başlarına hükümet kurmaya başladılar.

Antalya ve Denizli'nin Türk hakimiyetine girmesinden sonra akın akın gelen aşiret ve oymaklar, bilhassa Kayı, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Yazır, Yiva ve diğerlerinin toplamı 200 bin çadıra ulaşmış, bu Türkmen nüfusunun merkezi de Burdur olmuştur.

Bu sırada Anadolu’nun Söğüt bölgesinde Osmanoğulları tarafından kurulan Osmanlı Devleti dikkat çekiyordu. Osmanlı padişahı Murat Hüdavendigar Kosova’da şehit olunca yerine oğlu Yıldırım Beyazıt geçmişti. Yıldırım Beyazıt’ın hükümdarlığını başta Karamanoğulları olmak üzere diğer beylikler tanımadılar. Yıldırım Beyazıt Anadolu’ya geçerek bu beylikleri teker teker ortadan kaldırdı. Hamit-oğulları Beyliğini de ortadan kaldırarak Burdur’u Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi olan Kütahya’ya bağladı.

Böylece Hamitoğulları ile diğer beylikler ortadan kalkmış, Anadolu’da Türk Birliği sağlanmış ve Burdur’un Osmanlı Dönemi başlamıştır

1522’de Burdur Tirkemiş Ilçesinin merkezi durumundadır. Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir.

1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlandı.

1872 yılında Burdur sancak olmuştur. Burdur’un ilk sancakbeyi Mehmet Izzet Paşadır.

Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na katıldığı 1914 yılında Burdur’da şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 4000 kişi ölmüş ve şehrin önemli yapıları bu depremde yıkılmıştır.

Burdurlular birkaç yıl bu kötü şartlar altında yaşamışlardır.

1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükümet merkezi olan Istanbul’a bağlanmıştır.

1.Dünya Savaşı’nın yenilgi ile neticelenmesinden sonra Italyanlar Antalya’ya asker çıkardılar. Burdur’a gelerek merkez komutanlığı kurdular. Burdur düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde 1923 yılında il oldu.

COĞRAFI DURUM

Burdur, güneyde Antalya, batıda Denizli, güneybatıda Muğla, doğu ve kuzeyde Isparta ve Afyon illeri ile çevrilidir. Burdur, kışları soğuk ve yağışlı yazları sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Ilde çok sayıda göl ve orta boy akarsu bulunmaktadır. Türkiye’nin önemli göllerinden olan Burdur Gölü her türlü su sporları için elverişlidir. Burdur’un diğer gölü ise Salda Gölü’dür.

 Yeryüzü şekilleri açısından Burdur bütünü ile bir plato manzarası göstermektedir. Bu yüzden Il topraklarını oluşturan platonun coğrafi karakterini üç bölümde incelemek mümkündür.

Kuzey, kuzeybatı ve güneydeki dağlar, bu dağlar arasına sıkışmış verimli ovalar ile küçük tarım alanları, göllere dökülen akarsuların beslenme havzaları ilk bölümde yer alır.

Burdur merkezinin güney ve güneydoğusuna doğru gidildikçe yükselti fazlalaşır. Bu bölümde ova, yayla, plato ve dağlar yer almaktadır.

Il topraklarının güneybatı kesimlerini içine alan bölüm yüzey şekilleri bakımından bu bölüm yumuşak yapıdadır. Bu bölüm bütünüyle arızalı bir yayla görünümündedir.

Dağları Burdur topraklarının yaklaşık yüzde 61’ini kaplamaktadır. Ilin en önemli dağları  Söğüt, Kestel ve Katrancık, Rahat, Koçaş ve Eşeler dağlarıdır.

Burdur, çevresinde sıralanan dağlar arasında geniş düzlükler bulunmaktadır. Ovalar birbirinden dar ve derin boğazlarla ayrılmaktadır. Bu durum ova tabanlarının eskiden bir göl yatağı olduğunu göstermektedir. Ovaların doğal görünümleri bozkır karakterindedir. Ovalar il topraklarının yaklaşık olarak yüzde 19’unu kaplar. Bunlar; Burdur Ovası, Hacılar, Yazıköy, Yarıköy, Eğneş, Kozluca, Elmacık, Kılavuzlar, Çine, Kuzköy ve Çeltikçi Ovalarıdır.

Burdur yaylaları, daha çok dağlar üzerindedir. Başlıca yaylalar arasında Kocayayla, Başpınar, Bayındır, Menekşeli Düz, Eğneş  ve Eşeler Yaylaları gösterilebilir.

Burdur’daki gölleri besleyen ve ziraat sahalarının sulanmasında etkinliği olan bir çok akarsu vardır. Bunlar;Alakır, Burdur, Arvallı, Gıravgaz, Çeltikçi, Askeriye ve Çerçin Çaylarıdır.

 Burdur’da sularla dolu çöküntü çanakları, vadiler, mağaralar, inler ve dehlizler bölgenin doğal oluşumları arasındadır. Yöre, bu doğal oluşuma bağlı olarak aynı zamanda Göller Bölgesi adını da almaktadır.

 Ilin belli başlı gölleri Burdur, Pınarbaşı (Eğneş),  Karaevli, Bereket, Mamak, Salda, Karataş, Yazır (Gölçük), Gölhisar ve Söğüt Gölü’dür.

Burdur Ili, arazi yönünden engebelidir. Ilde ormanlar daha çok dağlık alanlar ve dik yamaçlarda yer almaktadır. Eşik kısımlarda ise, maki ve sert yapraklardan oluşan bir bitki örtüsü vardır.

Burdur ormanları, özellikle Karaçam, katran, akçam, ardıç ve meşe ağaçlarından oluşmaktadır. Bu ormanlardan başka ilin çeşitli yerlerinde kitre yetişmekte, bu yer fundalıklar halinde yayılmaktadır. Burdur’da ve kenarlarında kavak ağaçları ile çeşitli meyve ağaçları yetiştiren bahçeler bulunur.

TURIZM

Doğal ve tarihi zenginlikler, iklim, folklor, tarım, tabiat gibi turizm unsurları, Burdur’a bir çok bölgemizden daha fazla avantaj sağlamaktadır. Türkiye turizminde önemli bir yeri olan Akdeniz, Ege ve Orta Anadolu bölgeleri arasında yer almasının yanısıra tabiat güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve folklor olmak üzere üç önemli turizm unsuru Burdur’u bir turistik cazibe merkezi haline getirmektedir.

Kış aylarında Eşeler Dağında kayak için yaz aylarında ise bilhassa Burdur, Salda, Yarışlı, Karataş ve Gölhisar Gölleri ile, Yapraklı ve Karacaören Baraj Gölleri; yüzmek, avlanmak ve su sporları yapmaya son derece elverişli yerlerdir.

Burdur Insuyu Mağarası 597 metre uzunluğunda yatay ve kuru bir mağaradır. Türkiye’de turizme açılan ilk mağaralardan biridir.

Salda Gölü yurt içi ve yurt dışından gelen gençlere ucuz tatil imkanı sağlayan tesis ve kamp merkezlerine sahiptir.

Burdur Gölü tektonik bir göldür. Dünyada nesli tükenmekte olan dikkuyruk ördeklerinin yüzde 70’ine ev sahipliği yapmaktadır. Endemik kuş türlerinin barınma alanı olan Burdur Gölü uluslararası öneme sahip bir sulak alandır. 85 kuş türü yaşar.

Salda Gölü Türkiye’nin en temiz ve derin gölüdür. Suyunun temizliği ve berraklığı ile Burdur’un en güzel mesire yeridir.

Burdur’un Salda Çorak,  Karataş, Varışlı ve Burdur Gölleri kuş gözlem alanı ve birçok tarihi yerler, müzeler ve örenyerleri gezilmeye değer yerlerdir.

Burdur’un tarihi eserlerinden Ulu Cami Felekküddin Dündar Bey tarafından 1294 yılında yaptırılmıştır.

Bucak ilçenin 7 km. batısındaki Incirdere köyünde bulunan incirhan Anadolu Selçuklu sultanlarından Gıyaseddin Keyhüsrev bin Keykubad tarafından 13. yy.da yaptırılmıştır. Hanın en dikkat çeken tarafı oldukça büyük ve sade olan kitabeli giriş kapısıdır.

Bucak ilçesi Susuz köyündeki Susuz Kervansaray anadolu Selçuklu devri 13. yy. kervansaraylarındandır. Ipek yolu üzerinde bulunur.

NÜFUS

Burdur’un 2000 yılı genel nüfus sayımında toplam nüfusu 256.803’dür. Burdur’un Merkez, Ağlasun, Altınyayla, Bucak, Çavdır, Çeltikçi, Gölhisar, Karamanlı, Kemer, Tefenni ve Yeşilova olmak üzere 11 ilçesi vardır.

Burdur’un ekonomisi tarıma dayanır. Faal nüfusun yüzde 75’i tarım, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılıkla geçinir.

Burdur ilinde en çok tahıl üretilir. Ayrıca Burdur merkez ilçesinde ve Ağlasun’da gül yetişir. Türkiye’nin gülyağı üretiminin yüzde 15’i Burdur’da gerçekleşir ilde meyvecilik, üzüm bağları, bostan ve sebzecilik oldukça ileridir. Diğer tarım ürünleri buğday, arpa, çavdar, mısır, şekerpancarı, nohut, anason, soğan, patates ve haşhaştır. Türkiye’de en çok anason Burdur’da yetişir. Burdur’un üzümleri meşhurdur.

Burdur, çayır ve meraların çokluğu sebebiyle hayvancılığa çok müsâittir. Ilde beslenilen başlıca hayvanlar kıl keçisi, koyun ve sığırdır. At, eşek, deve,   katır gibi yük hayvanlarının sayısı gittikçe azalmaktadır. Tavukçuluk, arıcılık ve balıkçılık ekonomik açıdan önemli olabilecek oranda gelişmemiştir.

Burdur’un yüzde 35’e yakını ormanlıktır. Bu ormanlar Türkiye’nin inşaat ve imalat sanayiinin ihtiyacını karşılar. Orman içinde ve sınırında yaklaşık 100 köy geçimini orman ürünlerinden temin eder.

SANAYI

Burdur, Türkiye’nin hızla gelişen şehirleri arasında yer alır. Burdur’da tarım, hayvancılık ve bunlara bağlı olarak gıda sektörü oldukça gelişmiştir. Burdur’da, başta şeker fabrikası ve et balık kurumu gibi kamu sektörü olmak üzere, özel sektöre ait gıda sanayi, makine sanayi, tekstil sanayi, mermer, madencilik, tuğla ve kiremit fabrikaları vardır.

EĞITIM

Burdur’da okuma yazma bilenlerin yüzde 70.9’u ilköğretim, yüzde 8.2’si lise ve yüzde 3.5’i üniversite mezunudur.

BURDUR’DA BASIN

Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2005 tarihli verilerine göre ilde 12, gazete yayın hayatını sürdürmektedir.

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol